Recent Posts

7 Eylül 2015 Pazartesi

Kitap Gurmeleri ile Blog Tur 16 || Emma Chase-Darmadağınık | Yorum



Evet millet sıradaki kitabımız 'Darmadağınık' adını söyleyince bile heyecanlanıyorum :) Ayrıca yapacağım yorumun hakkını veremeyeceğim diye korkuyorum. Çünkü böylesine taptığım kitapları okurken aklım başımda olmuyor :) Umarım hepimiz memnun kalırız yorumdan. 'Karmakarışık'tan karakterlerimizi tanıyoruz ama bi üzerinden geçelim :) Malumunuz Drew Evans seksi, yakışıklı, baştan çıkarıcı gülümsemeye sahip bir playboy.
"Ağzına, dudaklarına, diline bayılıyorum. Öpüşmek sanatın bir çeşidiyse eğer, Drew Evans, Michelangelo'dan farksız."
Katherine Brooks ise oğlumuzu darmadağın eden şanslı kızımız :) Bir de Billy Warren'ımız vardı hatırlarsınız :) Drew'un deyimiyle Billy Mal Ötesi Warren :) Eh tabi şu an için oyun dışı ;) Neyse 2.kitaba geçelim hadi. Bildiğiniz gibi bu kitap Kate'in ağzından, okumadan önce acaba bu da mı Drew'un ağzından olsa dedim ama kesinlikle Kate'in anlatımı da
oldukça eğlenceliydi. Eh 2 yıl boyunca Drew ile birlikte olunca o da Drew'ca konuşmaya başlamış :) Kitabımız oldukça ateşli başlıyor ve tabi uyarıyı da alıyoruz ;)
"Dikkatinizi çekmeyi başardım mı? Mükemmel. Bir pencere açsanız iyi olacak, bayanlar baylar. Çünkü burası alev almak üzere."
Bu ateşli sevişme sahnesi aslında bir anı olarak sunulmuş bize. Çünkü Drew ve Kate şu an ayrılar. Aynı ilk kitaptaki gibi başta şu anki durumdan bahsedilip neden bu hale geldiklerini anlatmaya başlıyor.
"Drew ile atlarımızı batan güneşe doğru süreceğimizi mi düşünmüştünüz? Sonsuza dek mutlu yaşayacağımızı? O zaman aramıza hoşgeldiniz. Görünüşe göre sonsuza dekin miadı, iki yılda doluyormuş."
Tabi merak ediyor insan böyle delicesine aşık bir çift nasıl olur da ayrılır diye. Birbirlerine adeta tapıyorlar, Drew'in gözü Kate'ten başkasını görmüyor ve Kate de Drew tarafından ne kadar sevildiğinin, istendiğinin farkında.
"Ama asıl olay şu: Drew'un dünyadan haberi yok. Çünkü onlara bakmıyor. Hem de hiçbirine... Çünkü gözlerini benden ayıramıyor."
KİTABI MUTLAKA OKUYACAĞIM DIYENLER LÜTFEN BURADAN İTİBAREN YILDIZLI YERE KADAR OKUMAYIN CİDDİ ANLAMDA "SPOILER" VERİYORUM :)

Günler gayet güzel geçip gidiyor e hani bunlar neden ayrılmadı derken Kate'in hamile olduğunu öğreniyoruz. İşte şimdi bi şeyler olmaya başlayacak diyoruz. Kate hamile olduğundan emin olmak için doktora gidiyor ve Drew'un anlamaması için yalan söylüyor. Ama Drew bir şeyler döndüğünü anlıyor. Hamilelik kesinleşince bunu baba adayına söylemek kalıyor geriye ve sonra öyle bir sahneyle karşılaşıyoruz ki o bölümü ağzınız bir karış açık şekilde okuyorsunuz. Abarttığımı düşünüyorsunuz ama çok ciddiyim. Ah düşünsenize, sevgilinize hamile olduğunuzu söylemek için eve geliyorsunuz ve sevgiliniz başka bir kadınla iş üzerinde. Sanki ben uğradım ihanete, sanki ben aldatılıyorum. Allah'ım bu nasıl bir acı. Üstelik Drew bununla kalmayıp ağza alınmayacak laflar ediyor.
"Kendini kandırma, hayatım. Son iki yıldır da ödemiyor muydum sanki? Tek farkı, senin ortalama bir fahişeden biraz daha pahalı olmandı."

Şu an 'inanamıyorum' diye söyleniyor olabilirsiniz ama inanın bunları bizim körkütük aşık oğlanımız söylüyor. Hatta daha da berbat şeyler söylüyor ki okurken en az Kate kadar kırıldım, yıkıldım. Aslında içten içe olayların tamamen yanlış anlaşıldığını hissediyorsunuz. Drew Kate'in yalan söylediğini onu takip ettirdiği için biliyor. Kate'in hayatında başka biri olduğunu sanıyor ve onun için böyle bir tepki veriyor. Kate ise Drew'un onun hamile olduğunu öğrendiğini sanıp bebek için böyle
tepki verdiğini düşünüyor. Yani her şey karmakarışık bir hal alıyor.
***********************************
Spoiler bölümünü okumayanlar için söylüyorum; Kate ve Drew tamamen yanlış anlaşılmadan dolayı ayrılıyor, Drew Kate'in kendisini aldattığını sanıp oldukça büyük ve beklenmedik bi tepki veriyor. Kate ise başka bir şeye tepki verdiğini düşünüyor. Yani ortalık fena karışıyor. Bunun üzerine Kate Drew'u terkediyor.
Kate bu olanlardan sonra  Greenville, Ohia yani çocukluğunun geçtiği yere annesinin yanına gidiyor. Kızın üzgün ve boşlukta olduğu zamanlarda hep eski sevgili çıkar gelir ya işte bizim Billy Warren da tam bu zamanda çıkageliyor. Ah o Billy ne kadar tatlı olmuş öyle albüm çıkarmalar ünlü olmalar falan. Bi ara bi dibim düştü sonra hop kendine gel o hala bildiğimiz Billy dedim :) Ama yok adam ciddi ciddi şirin olmuş. Gerçekten Kate'le eski iki dost gibiler.
Uzunca bir süre Drew ortalarda görünmüyor. Tabi onun da berbat halde olduğunun haberlerini alıyoruz. Baya baya özletiyor kendini hani keşke bi görünse diyorsunuz :) Ve tamamen çaresiz, mutsuz bir Drew çıkıp geliyor.
"Uzun uzun düşündüm. Warren'dan doğruca bana geldin. Hiç...birileriyle takılma şansın olmadı. Gönül eğlendiremedin. O yüzden...başkalarıyla oynaşmak istiyorsan...benim için sorun yok."
Kıyamam adamdaki düşünceye bakar mısınız? :) Haftalarca düşünmüş taşınmış ve seçeneklerin arasında ben de olduğum sürece sorun yok diyor. Ah nasıl da güzel aşık bir adamsın sen :) Bana hayatında ne kadar yer açarsan o kadarına da razıyım diyor. Bir kez daha aşık oldum ben bu adama :) Ama içten içe de az daha çeksin yaptığı affedilemez diyorum ve sanki Kate düşüncelerimi okumuş gibi konuşuyor :)
"Belki içinizden bazıları, Drew'u daha fazla cezalandırmam gerektiğini düşünecek. Ama o kendisine benim düşünebileceğimden çok daha ağır cezalar biçecektir zaten. Belki başkaları da, daha fazla uğraştırmam gerektiğini söyleyebilir. Ama hepimiz, elinden geleni ardına koymayacağını biliyoruz."
Bütün bu karmaşa halloluyor, her şey açığa kavuşuyor. Kate Drew'u affetmiş durumda fakat Delores (çoğu yerde bana kahkaha attıran Delores karakterine bu kitapta bayıldım) ve Kate'in annesi Carol Drew'a bu yaptığının cezasını ödetmekte kararlılar. Eh Drew'un cazibesine kim daha fazla dayanabilir ki ;)
"Dünyada bana 'İşte bu eşim, Kate' demekten daha çok gurur verecek hiçbir şey olmadığı için evlenme teklif edeceğimi bileceksin. Ve o soruyu sorduğumda, bana evet diyeceksin."
Yavaş yavaş mutlu sona yaklaşıyoruz ve kitabın sonlarına doğru bir sürpriz sizi bekliyor. Drew, kendisini çok özlediğimizi düşünüyor ve yaklaşık 40 sayfa olanları onun ağzından okuyoruz :)
"Evet benim, Drew. Uzun zamandır görüşemedik. Beni özlediniz mi? Yüzünüzdeki 'aletini otomatik kalemtıraşa takmak isterdim' ifadesine bakılırsa...cevap hayır galiba."
Kıyamam bize de kendini affettirmek için dil döküyor :)
Neler neler yaşamış, hissetmiş Drew'dan dinlemek çok mutlu etti beni ve şükür mutlu sona kavuştular :) Dedim Drew'un sevdiği kadın olamadım bari çocuğu olayım :) Adam her şeyi araştırmış, çok tatlı bir baba olmuş :) Çok uzattım ben galiba kusura bakmayın daha paylaşmak istediğim bir sürü alıntı var ama onlar bari size kalsın dedim :) Kitap hakkındaki düşüncelerime gelecek olursak, bu zamana kadar okuduğum en eğlenceli ve akıcı kitaplardan biriydi. İnanın hiçbir satırında sıkılmadım. Okuyun, okutturun. Ve beyler bu kitabı mutlaka edinin. Kate'in biz kadınlar hakkında size söyleyeceği çok şey var ;)



3 Eylül 2015 Perşembe

|| Colleen Hoover-Çirkin Aşk || Yorum



Yeniden merhaba :) Çirkin Aşk'ı bitirmenin verdiği keyifle ve gözyaşlarımla soluğu burada aldım :) Aslında her okuduğum kitabı yorumlayamıyorum hakkını veremem diye bi korku ve baskı hissediyorum sanki. Yıllardır kitap okuyup yorumluyormuşum gibi bi havaya da girmek istemiyorum ki oldukça yeniyim bu blog işinde. İçimi de döktüğüme göre yoruma geçebilriz :) Esas oğlumuzu bilmeyen yoktur Miles Archer :) Yakışıklı pilotumuz (Kaptan da diyebiliriz ;) ) Filmde bu karakteri Nick Bateman oynayacağı için doğrudan onu düşünebilirsiniz :) Esas kızımız Tate Colins ise kafayı kariyeriyle bozmuş bir kız. Miles'ın pilot arkadaşı Corbin'in kız kardeşi. Tate iş bulana kadar Corbin'in yanına taşınmaya karar veriyor ve bu taşınma esnasında hoş olmayan bir şekilde (hiç içki içmeyen ama o gece sarhoş olan bir Miles ile) Miles ile tanışıyor.
"Sarhoş olması çok kötü hiç de fena görünmüyor."
Miles neden sarhoş? Çünkü yaralı bir adam. Geçmişte bir aşkın acısını çektiğini ilk
sayfalardan anlayabiliyoruz. Tate ve Miles'ı, Tate'in ağzından okurken Miles'ın altı yıl önce Rachel ile yaşadığı aşkı ise Miles'ın ağzından okuyoruz. Kitaba başlamadan önce bir aşk üçgeni olduğunu biliyordum ve Rachel'dan nefret etmeye odaklıydım. Ama nefret edemiyorsunuz. Yani Miles'ın ona olan aşkı öylesine temiz ki beslediği bu aşk hatrına nefret edemiyorsunuz Rachel'dan.
"Kulaklarımda zonklayan kalp atışlarımı duymamaya çalıştım. Avuçlarımda beliren ıslaklığı fark etmemeye çalıştım. Yüksek sesle sürekli tekrar etmek istediğim ismini bastırdım."
Tate ve Miles, Corbin ve Miles'ın arkadaş olması sebebiyle oldukça fazla bir araya geliyorlar. Tate en başından beri Miles'tan etkilenmeye başlamıştır aslında. Hatta kendisini bir sıvı olarak tanımlıyor, Miles'a uyum sağlayan, ondan yapmasını istediği şeyleri yapan, onun arkasından giden bir sıvı. Ve hiç beklemediğiniz bir anda yakınlaşıyorlar. Miles'ın istediği sadece seks ve Tate de kariyerine odaklı olduğu için çok çalıştığını, bir ilişkiye zaman ayıramayacağını dile getirip bu 'sadece seks' işini kabul eder (kendisi için bunun sadece seks olmayacağının da farkındadır ve ondan alabileceği kadarını almak istiyor.) Yalnız Miles'ın bu iş için koyduğu iki kural vardır.
"Asla geçmişim hakkında soru sorma. Ve hiçbir zaman bir gelecek bekleme."
En son altı yıl önce seks yapmış ve sadece altı yıl önce öpüşmüş bir adam düşünün. 'Hadi canım ordan' dediniz mi siz de benim gibi :) Ama gerçek böyle ve altı yıl boyunca onun böylesine yaşamasına sebep olan şeyi merak ediyorsunuz. Bir yandan bunu merak ederken diğer yandan da bu orucu bozmasının sebebi Tate'e aşık olması mı diye düşünüyorsunuz. Emin olamıyorsunuz çünkü adam oldukça ketum. Gözlerinden bile hiçbir şey okunmuyor ki adam sevişirken asla göz teması kurmuyor. Miles'a göre bunun bir açıklaması var tabi ki.
"İnsanlar seks sırasında korunmasızlardır. Duyguları ve arzuları gerçekte olmayan şeylerle karıştırmak kolaydır, özellikle de işin içinde göz teması olursa."
Bir taraftan Miles ve Rachel cephesinde işler hiç de iyiye gitmiyor. Her ne kadar neler olduğunu söylemek istesem de kitabın gizemini bozmak istemiyorum. O yüzden o cephede neler döndüğünü anlatmayacağım :)
Miles'ın bazı sözlerinden ve hareketlerinden 'heh sen de aşıksın işte' diyorsunuz. Sonra...
"...Bir daha kimseyi sevmeyeceğim. Benim için değmez. Ama sana haksızlık ediyorum. Aklını karıştırdığımı ve seni üzdüğümü biliyorum ve bu yüzden üzgünüm. Ben sadece seninle birlikte olmaktan keyif alıyorum, ama her seninle olduğumda, bunu olduğundan daha fazla bir şey gibi görmenden korkuyorum."
Yahu sen ne yaşadın da sevemiyorsun diye kızıyorsunuz sonra bi laf ediyor kızamıyorsunuz :)
"İstemediğim şey genel anlamda aşk, Tate. Asla. Ama özellikle istediğim kişi...sensin."
Tate fazlasıyla fedakar bir kadın. Aşkı için gururundan, kendinden, her şeyinden ödün veriyor. Tek derdi Miles'ın kendisine aşık olmasını sağlamak. Ama her seferinde daha fazla kırılıyor, daha fazla üzülüyor ve sonunda paramparça oluyor. Çünkü o kızın, Miles'ın geçmişine sahip olduğunu ve geleceğini Tate'e vermeyeceğini en acı şekilde öğreniyor. Bir kadının asla kaldıramayacağı bir şekilde öğreniyor. Ve bundan sonraki sayfalarda durmadan içimi çeke çeke ağladım. Amam Allah'ım öyle böyle ağlamadım :) Eminim siz de ağlayacaksınız. Çünkü kitap boyunca Miles'a haksızlık ettiğinizi anlıyorsunuz. Yaşadıkları hiç de kolay şeyler değil. Tate'i sevmeyi delicesine istiyor ama yapamıyor. Birini sevmekten ve bu sevginin ona zarar vermesinden korkuyor. Bunun için geçmişiyle yüzleşip bütün hesaplarını kapatması gerekiyor. Ama buna bir türlü cesaret edemiyor. Tate'i kaybetmek istemiyor ve gidip Rachel'la yüzleşiyor. Eh çok uzatmayayım ben :) Tabi ki mutlu son :)
"Sana aşık olmadım, Tate. Sana uçtum."


Bir pilotun aşkını itiraf edişi de böyle olurdu :)
Unutmadan kitapta tatlı bir karakter vardı. Kap. Kap, apartmanda görevli seksen yaşlarında biri. Tate ile konuşmaları kitapta en çok hoşuma giden şeydi.
-"Sence bir erkeğin aşkı tekrar tatmayı istememesine ne sebep olabilir?"
-"Sanırım bir erkek aşkın çirkin yüzünü gördüyse, onu bir daha tatmak istemeyebilir."
Ünlü sözleri kendine özgü ifade edişi de oldukça hoştu :)
"Hayat sana limon veriyorsa, onu kimin gözlerine sıkacağını bildiğinden emin ol."
Ben kitaba büyük bir beklentiyle başladım ve kesinlikle beklentim boşa çıkmadı. O kadar beğendim ki yazarın diğer kitaplarını da alacağım. Bence filmi çıkmadan bu kitabı okumalısınız ;)