Recent Posts

15 Aralık 2015 Salı

|| Dilan Ak-Kalbimdeki İmza || Yorum



Kalbimdeki İmza'nın bitmesinin verdiği buruk bir sevinçle yorumumu paylaşayım istedim. Benim güzeller güzeli kuzenimin ilk kitabı olması daha bir heyecan katıyor insana okurken. "Ay ne güzel ifade etmiş bu duyguyu." ,"Aman Allah'ım ben bu adamı yerim!" gibi cümleler kurdurttu bana sürekli ki tanıyanlar bilir beni neredeyse okuduğum her kitapta aşık olunacak bir karakter bulurum kendime. Bu kitaptaki aşık olunası adam da Demir. Önce Fulya ve Aras'tan bahsedeyim. Demir'ime sonra değineceğim :) Fulya, Londra'da ailesinden ayrı yüksek lisans yapan, annesini beş yıl önce trafik kazasında kaybetmiş, hayattaki tek desteği babası ve abisi olan bir öğrenci. Güzelce okulumu bitirip kendi ülkeme döneyim dememiş Aras'ı bulmuş orada. Bir ben miyim bilmiyorum, kitabın ilk sayfalarından itibaren ısınamadım şu adama. Güzel bir ilişkileri var evet, Fulya delicesine aşık belli. Ama o Aras'ta bir iticilik var arkadaş. Okudukça diyorum bu adamda bir şey var, sağlam
pabuç değil. Herhalde bu kinimin sebebi Demir'e duyduğum sevgi. Ah Demir! Az kaldı birazdan ondan da bahsedeceğim :) Aras, hayalleri uğruna tıp fakültesini bırakmış ve ressam olmuş. Üstelik bu meslek seçiminden dolayı ailesiyle de ters düşmüş ve görüşmüyor. Gelelim Demir'e. Demir uzun boylu, esmer, kahverengi gözlü, kirli sakallı eh kaslı olduğunu eklememe gerek yok o zaten Allah'ın emri :) Tabi bir de iş adamı(en sevdiğimden). Bir gülüşü var ki kutupları eritir. Bir duruşu var ki içinizi titretir. En önemlisi de öylesine güzel seven bir adam ki beş yıl boyunca Fulya'yı uzaktan, dokunmadan üstelik ona dokunan ellere şahitlik ederek sevmiş. Onun için her şeyini bırakıp Londra'ya yerleşmiş sırf ona daha yakın olabilmek için. Bütün bunlar yetmez mi ona aşık olmaya? Ama yetmiyormuş...


Okumaya can alıcı bir sahneyle başlıyorsunuz. Yahu noluyor demeye kalmadan ilk bölümden başlıyor atraksiyonlar. Fulya ve Aras yıl dönümlerini kutlamak için yemeğe çıkıyorlar ve o da ne Demir'le karşılaşıyorlar. Tabi Demir'in Fulya'ya bakışlarından Aras huylanıyor, ona karşı ilgisi olduğunu düşünüp gecelerini berbat ediyor. Gece sonlandı kız gidiyor derken yine bir atraksiyon, Fulya kaçırılıyor. Kim kaçırıyor az çok tahmin ediyorsunuzdur. Dedim yok artık bu kadarını yapmaz ama yaptı. Artık adamın canına nasıl tak ettiyse adeta gözü dönüyor.


"Sevdiğin kadına başkasının sahip olması canımı ne kadar yakıyor biliyor musun? Sana bakan bakışları kör etmek isterken, sen onun oldun Fulya. Ben her gece senin hayalini kurarken, benim olmanı dilerken sen..."


Ne çektin be Demir'im.


Tabi ki Demir Fulya'yı günlerce tutsak etmiyor. Aras gelip Fulya'yı buluyor ama ne bulmak. Bu kısımdaki entrikaları anlatmak istemiyorum azcık merak edip okuyun istiyorum. Artık neler olduysa Aras, Fulya'yı görmek bile istemiyor. Fulya, olanları anlatmak, kendini affettirmek için elinden geleni yapmaya çalışıyor ki bu süreçte Aras'ın nasıl bir pislik olduğunu görüyoruz. Ben demiştim ama var bu adamda bir şey diye. Demir yine aşkının yüceliğini gösterip bu süreçte Fulya'nın yanında ona destek olmaya çalışıyor.


"Sadece sarıl bana. Hiç bırakmayacakmış gibi sarıl. Hep benimmişsin, sadece bana aitmişsin gibi sarıl."


"Seni kimsenin incitmesine izin
vermeyeceğim! Bu bana tercih ettiğin o aşağılık adam da olsa, seni üzmesine asla izin vermeyeceğim."


Ay içim parçalandı a dostlar. Demir'i sevmeyerek bu çektirdikleri yetmezmiş gibi Fulya hanım adamın yanında ben Aras'ı seviyorum diyor. Gel de katil olma. Demir, nasıl böylesine sevebiliyorsun anlatsana biraz derken Demir'in ağzından bir bölüm okuyoruz ve tabi ki kalpler pır pır, gözler ışıl ışıl, ağızlar kulaklarda bir şekle giriyoruz. Hemen öyle sevinmeyin sonra suratınız düşüyor.


"Acım tüm bedenime yayılarak sızısını iliklerime kadar işledi. Göz pınarlarımda biriken damlalara engel olmak istercesine başımı arkaya doğru atıp gözlerimi yumdum. 'Dayan Demir!' dedim içimden. 'Dayan!'"


Aras'ın nasıl aşağılık bir insan olduğunu görmemek için kör olmak lazım. O kadar çok işaret var ki bunu gösteren ama Fulya inatla görmüyor, görmek istemiyor.


"Bana bak gerizekalı! O saçma sapan korumacı tavırların ve... Ve bana duyduğun o gereksiz aşkın umrumda değil! Bir daha karşıma çıkarsan yemin ederim seni öldürürüm! Hayatımdan defol!"


Ben bu kızı öldürürüm! İçim kıyıldı acıdan derken yeni bir aşk filizleniyor başka karakterler arasında. (Bu arada bizim aptal Fulya Aras'la barışıyor.) Yasemin ve Yiğit. Efsane çift, benim favori çiftim. Bana, aşk nasıl olurmuş gör de feyz al Fulya dedirten aşk.


"Yasemin... Bir beden olsam, canım olur musun? Bir can olsam, hayatım olur musun? Kalbine benim için bir yer açar mısın?"


Fulya çok geç olsa da yavaş yavaş Aras'ın gerçek yüzünü görmeye başlıyor. Gönül isterdi ki Aras ne yaptı da Fulya artık uyandı size açıklayayım. Ama yazarımız tarafından veto yedim :) Kitabın buradan sonraki bölümleri hakkında en ufak bir şey söylemeye hakkım yok. İstiyoruz ki kitap gizemini korusun :) Fakat rahatlıkla söyleyebilirim ki okuduğunuza pişman olmayacağınız bir kitap. Ayrıca iddia ediyorum ki Demir gibi bir adamı daha önce hiç okumadınız. Okurken hem sizi gülümseten hem de ağlatan(daha çok ağlatan) aşk kokan bir kitap. Yazar dünyasının yeni bir yazar daha kazandığını düşünüyorum. Kuzumun yazarken ne zorluklar çektiğini, gecelerce uykusuz kaldığını biliyorum ve bu emeğinin karşılığını alacağına da eminim. Sen her şeyin en iyisini
hak ediyorsun. Umarım çok daha iyi yerlerde görürüz seni. Yolun her daim açık, her şey güzel gönlün gibi olsun.


Son alarak diyorum ki : Aşk var, gerçek aşk var. Gerçek aşk, fedakarlık ve sabır ister. Herkes aşık olabilir fakat herkes gerçek aşkı tadamaz. Ve önemli olan aşık olmak değil, aşık kalabilmek. Aşık kalın, aşkla kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder