Recent Posts

19 Ekim 2015 Pazartesi

Aşk Büyüsü



Evet an itibarıyla Aşk Büyüsü bitti. Farkındayım baya geç bitirdim lakin başımda bir kpss belası var, hiçbir şeye vakit bulamıyorum. Ama azmettim başardım. Aslında Baran ve Ela'nın hikayesini kitap olmadan önce de okumuştum ama kitap olarak elime alıp okumak daha bi güzel daha bi gerçekti. Karakterler sanki ete kemiğe büründü. Açıkçası ben dünyada bir Baran'ın var olduğuna inanıyorum. Çünkü fazlasıyla gerçek bir karakter. Okuyunca siz de bana hak vereceksiniz. Pek Ela'dan bahsetmedim sanırım kıskanıyorum, Baran'ı biraz fazla sahiplendiğimden olsa gerek :) Ama hakkını yemeyelim esas kızımız da oldukça kendine güvenen, dişli bir kadın (kitaplarda arayıp da bulamadığımız). Kitabın kapağını açar açmaz bir atraksiyon bekliyor bizi, Ela ile beraber acı bir gerçekle yüzleşiyoruz ve çok tatlı bir aşka yelken açıyoruz. E bu aşkın büyük bir aşk olması için bize ne lazım. Çiftimizin birbiriyle anlaşamaması lazım ki aşkla beraber tutku da gelsin.

"İyi! Bundan sonra umarım daha dikkatli olursunuz. Tanımadığınız adamların kucağına düşmek pek de hoş bir hareket değil küçük hanım."

"Her seferinde en az on kelime ile kurduğum cümlenin içinde dokuzu hakaret içerikli olmasına rağmen içindeki tek iltifat kelimesini üstünüze alınmanız ve bundan bu denli mutlu olmanız da o egonun ürünü mü?"

Bunlar en sevdiğim alıntılar, paylaşmasam çatlardım. Ela, Baran'dan kurtulduğunu düşünür fakat kaderin onlara ufak bir oyunu vardır. Aslında Ela ve Baran evlilik arefesinde olan Kemal ve Didem'in en yakın arkadaşlarıdır. Yani birbirlerinden kurtulmaları olanaksız. Bu arada Didem karakterine bayılacaksınız benden söylemesi. Ayrıca Kemal ve Didem'in de hikayesini okumak için sabırsızlanıyorum.

"Kemal'in arkadaşı Baran geldi aklıma, adamın elinden geçirmediği bir ben varım bir de sen varsın herhalde. Neyse, isminden hiç haz etmedim iyi ki daha ileri gitmemişsiniz."

Didem yanıldığını çok yakın bir zamanda anlayacak tabi. Kaderin cilvesine bakın ki çiftimiz bir kez daha karşılaşıyor ve bu sefer Baran istediğini alana kadar uğraşmaya hazır.

"Söylesene güzelim, sen bana ne yapıyorsun? Eğer bu yaşadıklarımı benden çekip alabilecek gücün varsa yemin ederim seni rahat
bırakırım."

Evet Baran çoktan abayı yakmış. Peki Ela bu kadar kolay teslim olabilecek mi? Aslında Ela'nın kendince haklı sebepleri var. Baran fazlasıyla çapkın bir adam ve bu yüzden Ela geçmişte yaşadığı yıkımı bir kez daha yaşamaktan korkuyor.

"Farkında mısın bilmem ama kader sürekli bizi bir araya getirmekten usanmış durumda. Amacım sadece ona birazcık yardımcı olmak."
E gel de karşı koy şimdi bu adama. Doğal olarak Ela da karşı koyamıyor ve kendini ona teslim ediyor. Ve aşkın, tutkunun, romantizmin yanı sıra komedinin de olduğu satırları okumaya başlıyoruz. O kadar güzel ilerliyor ki bir anda kendinizi 'lütfen lütfen bi olay çıkmasın hep böyle olsunlar' diye yalvarırken buluyorsunuz çünkü biliyoruz ki mutlaka bir olay çıkacak derken Baran'ın eskilerinden biri çıkıp geliyor. Ama yazarcığımız bu yetmez diye düşünmüş olacak ki Ela'nın geçmişinden de birini dahil ediyor hikayeye.

"Hala aklın onda mı? Belki de hala onu sevdiğini farkettin. Belki de sana dokunması eski günleri hatırlatmıştır. Belki ona olan kızgınlığından benimle birliktesin. Sana dokunması hoşuna mı gitti Ela? Hadi söyle, tekrar ona mı dönmek istiyorsun?"

Aferin sana Baran. Bundan daha fazlasını yapamazdın. Yapamaz mı dedim ben yok yok daha da beterini yaptı. (Orasını söylemeyeyim artık.) Her şey bir anda üst üste geldi. Resmen iki sayfada kıyamet koptu. 'Noluyor burda arkadaş' dedirtti insana. Baran bu olaydan sizce nasıl kurtulur? Tabi ki konusunda uzman olduğu ukalalıkla.

-"Beni delirtiyorsun."
+"Ben de sana deli oluyorum bebeğim."
-"Ben o manada söylemedim."
+"Sen bana ne söylersen kabulüm."

Ne tatlı bir adam pamuk pamuk
dediğinizi duyar gibiyim. Emin misiniz?

"Sakın Ela! Sakın ha o cümleni tamamlayayım deme. Kırarım çeneni."

'Aa ne kadar çirkin bir davranış' demeyin inanın bana Ela haketti.

Baran'ın ne kadar sinirli bir adam olduğunu biliyoruz. Tabi Ela da bile bile adamı kışkırtıyor. Aslında Ela'ya hak veriyorum. Çünkü yandığı kadar yakmak istiyor ki bu da tartışmalarını çıkmaza sokuyor. O kadar güzel sözler, diyaloglar var ki her birini yazmak istiyorum. Ama kitabı elinize alıp öyle okuyun istiyorum.

Ortalık bir süre duruluyor, Baran ve Ela'nın aşkı kaldığı yerden daha da büyüyerek ilerliyor. Bu aşkı okurken en sevdiğim şeylerden biri de olayların gerçek hayatta da yaşanabilecek olması.

Baran ve Ela'nın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Geçmişleri, onları bir türlü rahat bırakmamaktadır. E tabi Baran gibi tescilli bi çapkının geçmişinden sadece bir kişinin hortlaması imkansız.

"Geçmişimi değiştiremem Ela ama geleceğimde senin olman için her şeyi yapacağımı da biliyorsun."

Aslında sorun Baran'ın geçmişi değil. Ela'nın asıl kaldıramadığı şey Baran'ın ona yalan söylemiş olması.

"Bana asla yalan söyleme Baran, beni bu yüzden değil yalan
söylediğin için kaybedecektin!"

Yahu kadın sana ifade etti, bana yalan söyleme dedi sen niye inatla yalan söylersin ki. Bundan daha kötü ne olabilir ki dedim demez olaydım. Bir tarafta yalan, bir tarafta yanlış anlaşılmalar diğer tarafta ise hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı bir olay. Ve tabi ki ayrılık kaçınılmaz oluyor.

"Bana emanet bir aşkın var güzelim, nasıl yok olurum ki ben. Acı çekiyorum Ela, kalbine sahip çıkamadım ya ben artık ben değilim. Yüreğim ellerinde, aklım sende. Sen beni geri alsan da almasan da ben sana aitim."

Acıdan kahrol emi beter olasıca. İlk defa Ela'ya hakverdim başımıza taş yağacak.

"Ben hakettim sensizliği. Sonuna kadar haketmişken, hala seni sadece kendime isteyecek kadar bencildim."

Beter olsun mu demiştim ben yok yok olmasın yeter kıyamadım. Ele ve Baran'ın birbirlerinden ayrı
geçirdiği üç ay öylesine acı ki sanki ta derinlerinizde hissediyorsunuz bu kederi. Baran'ın ağzından dökülen o cümleler insanın yüreğini burkuyor. Ela'nın içinden kopup gelen düşünceler adeta canınızı yakıyor.

"Nefesim yerine koydum, seni soluyorum sadece, ömrüm deyip seni yaşıyorum her anımda."

Aslında bu yaşanan olaylar sayesinde bir nevi aşklarının büyüklüğü, sabırları, birbirlerine olan inançları sınanıyor. Bütün olanları atlatabilmeleri onları hakedilmiş bir huzura, aşka kavuşturacak benim gözümde. Tabi bu acı sonsuza dek sürmüyor. Çiftimiz nasıl barışıyorlar elbette bunu anlatmayacağım hatta sonuyla ilgili ufacık da olsa tüyo vermeyeceğim. Çünkü yazarımız öylesine tatlı bir son yazmış ki burada o sonu söylerek büyüyü bozmak istemiyorum. Son düşüncelerimi de söyleyerek artık yorumu bitirmeliyim bence. Kitabın kapağına, sayfalar
arasındaki o kalpli detaylara bayıldım. Hikayenin sıcaklığına, beni gerçekten büyülemesine bayıldım. Canım arkadaşımın kaleminin güzel olduğunu elbette ki biliyordum ve bunu benim dışımda herkesin öğrenmesi bana daha da gurur veriyor. Seninle gurur duyuyorum bitanem yüreğine, kalemine sağlık. Her daim başarılı ol. Sendeki bu güzel ışık hiç sönmesin, yolun açık olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder