Recent Posts

3 Eylül 2015 Perşembe

|| Colleen Hoover-Çirkin Aşk || Yorum



Yeniden merhaba :) Çirkin Aşk'ı bitirmenin verdiği keyifle ve gözyaşlarımla soluğu burada aldım :) Aslında her okuduğum kitabı yorumlayamıyorum hakkını veremem diye bi korku ve baskı hissediyorum sanki. Yıllardır kitap okuyup yorumluyormuşum gibi bi havaya da girmek istemiyorum ki oldukça yeniyim bu blog işinde. İçimi de döktüğüme göre yoruma geçebilriz :) Esas oğlumuzu bilmeyen yoktur Miles Archer :) Yakışıklı pilotumuz (Kaptan da diyebiliriz ;) ) Filmde bu karakteri Nick Bateman oynayacağı için doğrudan onu düşünebilirsiniz :) Esas kızımız Tate Colins ise kafayı kariyeriyle bozmuş bir kız. Miles'ın pilot arkadaşı Corbin'in kız kardeşi. Tate iş bulana kadar Corbin'in yanına taşınmaya karar veriyor ve bu taşınma esnasında hoş olmayan bir şekilde (hiç içki içmeyen ama o gece sarhoş olan bir Miles ile) Miles ile tanışıyor.
"Sarhoş olması çok kötü hiç de fena görünmüyor."
Miles neden sarhoş? Çünkü yaralı bir adam. Geçmişte bir aşkın acısını çektiğini ilk
sayfalardan anlayabiliyoruz. Tate ve Miles'ı, Tate'in ağzından okurken Miles'ın altı yıl önce Rachel ile yaşadığı aşkı ise Miles'ın ağzından okuyoruz. Kitaba başlamadan önce bir aşk üçgeni olduğunu biliyordum ve Rachel'dan nefret etmeye odaklıydım. Ama nefret edemiyorsunuz. Yani Miles'ın ona olan aşkı öylesine temiz ki beslediği bu aşk hatrına nefret edemiyorsunuz Rachel'dan.
"Kulaklarımda zonklayan kalp atışlarımı duymamaya çalıştım. Avuçlarımda beliren ıslaklığı fark etmemeye çalıştım. Yüksek sesle sürekli tekrar etmek istediğim ismini bastırdım."
Tate ve Miles, Corbin ve Miles'ın arkadaş olması sebebiyle oldukça fazla bir araya geliyorlar. Tate en başından beri Miles'tan etkilenmeye başlamıştır aslında. Hatta kendisini bir sıvı olarak tanımlıyor, Miles'a uyum sağlayan, ondan yapmasını istediği şeyleri yapan, onun arkasından giden bir sıvı. Ve hiç beklemediğiniz bir anda yakınlaşıyorlar. Miles'ın istediği sadece seks ve Tate de kariyerine odaklı olduğu için çok çalıştığını, bir ilişkiye zaman ayıramayacağını dile getirip bu 'sadece seks' işini kabul eder (kendisi için bunun sadece seks olmayacağının da farkındadır ve ondan alabileceği kadarını almak istiyor.) Yalnız Miles'ın bu iş için koyduğu iki kural vardır.
"Asla geçmişim hakkında soru sorma. Ve hiçbir zaman bir gelecek bekleme."
En son altı yıl önce seks yapmış ve sadece altı yıl önce öpüşmüş bir adam düşünün. 'Hadi canım ordan' dediniz mi siz de benim gibi :) Ama gerçek böyle ve altı yıl boyunca onun böylesine yaşamasına sebep olan şeyi merak ediyorsunuz. Bir yandan bunu merak ederken diğer yandan da bu orucu bozmasının sebebi Tate'e aşık olması mı diye düşünüyorsunuz. Emin olamıyorsunuz çünkü adam oldukça ketum. Gözlerinden bile hiçbir şey okunmuyor ki adam sevişirken asla göz teması kurmuyor. Miles'a göre bunun bir açıklaması var tabi ki.
"İnsanlar seks sırasında korunmasızlardır. Duyguları ve arzuları gerçekte olmayan şeylerle karıştırmak kolaydır, özellikle de işin içinde göz teması olursa."
Bir taraftan Miles ve Rachel cephesinde işler hiç de iyiye gitmiyor. Her ne kadar neler olduğunu söylemek istesem de kitabın gizemini bozmak istemiyorum. O yüzden o cephede neler döndüğünü anlatmayacağım :)
Miles'ın bazı sözlerinden ve hareketlerinden 'heh sen de aşıksın işte' diyorsunuz. Sonra...
"...Bir daha kimseyi sevmeyeceğim. Benim için değmez. Ama sana haksızlık ediyorum. Aklını karıştırdığımı ve seni üzdüğümü biliyorum ve bu yüzden üzgünüm. Ben sadece seninle birlikte olmaktan keyif alıyorum, ama her seninle olduğumda, bunu olduğundan daha fazla bir şey gibi görmenden korkuyorum."
Yahu sen ne yaşadın da sevemiyorsun diye kızıyorsunuz sonra bi laf ediyor kızamıyorsunuz :)
"İstemediğim şey genel anlamda aşk, Tate. Asla. Ama özellikle istediğim kişi...sensin."
Tate fazlasıyla fedakar bir kadın. Aşkı için gururundan, kendinden, her şeyinden ödün veriyor. Tek derdi Miles'ın kendisine aşık olmasını sağlamak. Ama her seferinde daha fazla kırılıyor, daha fazla üzülüyor ve sonunda paramparça oluyor. Çünkü o kızın, Miles'ın geçmişine sahip olduğunu ve geleceğini Tate'e vermeyeceğini en acı şekilde öğreniyor. Bir kadının asla kaldıramayacağı bir şekilde öğreniyor. Ve bundan sonraki sayfalarda durmadan içimi çeke çeke ağladım. Amam Allah'ım öyle böyle ağlamadım :) Eminim siz de ağlayacaksınız. Çünkü kitap boyunca Miles'a haksızlık ettiğinizi anlıyorsunuz. Yaşadıkları hiç de kolay şeyler değil. Tate'i sevmeyi delicesine istiyor ama yapamıyor. Birini sevmekten ve bu sevginin ona zarar vermesinden korkuyor. Bunun için geçmişiyle yüzleşip bütün hesaplarını kapatması gerekiyor. Ama buna bir türlü cesaret edemiyor. Tate'i kaybetmek istemiyor ve gidip Rachel'la yüzleşiyor. Eh çok uzatmayayım ben :) Tabi ki mutlu son :)
"Sana aşık olmadım, Tate. Sana uçtum."


Bir pilotun aşkını itiraf edişi de böyle olurdu :)
Unutmadan kitapta tatlı bir karakter vardı. Kap. Kap, apartmanda görevli seksen yaşlarında biri. Tate ile konuşmaları kitapta en çok hoşuma giden şeydi.
-"Sence bir erkeğin aşkı tekrar tatmayı istememesine ne sebep olabilir?"
-"Sanırım bir erkek aşkın çirkin yüzünü gördüyse, onu bir daha tatmak istemeyebilir."
Ünlü sözleri kendine özgü ifade edişi de oldukça hoştu :)
"Hayat sana limon veriyorsa, onu kimin gözlerine sıkacağını bildiğinden emin ol."
Ben kitaba büyük bir beklentiyle başladım ve kesinlikle beklentim boşa çıkmadı. O kadar beğendim ki yazarın diğer kitaplarını da alacağım. Bence filmi çıkmadan bu kitabı okumalısınız ;)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder